CENÂZE NAMAZI
- Ahmet Tomor Hocaefendi
- 3 Eki 2018
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Eyl 2021
Yüce Allah buyuruyor:
Onlar (kâfir ve münafıklar) dan ölenlerin hiçbirinin (cenaze) namazını kılma ve kabirlerinin başında (dua etmek için dikilip) durma! Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak (dönüş yapmadan) öldüler. (Tevbe - 84)
Bu âyet-i kerîme ile inkârcıların ve din karşıtlarının cenaze namazının kılınmasının, onlara dua edilmesinin ve Allah rahmet etsin denilmesinin haram olduğu bildiriliyor.
Cenaze namazının kılınması için,
Ölen kimsenin müslüman olması şarttır. İslâm dışı ideolojileri benimseyenlerin ve dînî hükümlere (şeriata) karşı olanların cenaze namazı kılınmaz.
Cenazenin yıkanmış olması şarttır. Yanlışlıkla yıkanmadan namazı kılınan bir cenaze mezara konulmuş da olsa, üzeri toprakla örtülmemişse çıkarılır, yıkanır, namazı tekrar kılınır ve sonra gömülür.
Eğer üzeri toprakla örtüldükten sonra yıkanmadığı anlaşılırsa, artık mezarının açılması haram olduğundan, yıkama zorunluluğu kalkar ve mezarının başında namazı tekrar kılınır.
Cenazenin bedeninin tamamı, başı ile birlikte bedeninin yarısı ya da bedeninin yarıdan fazlasının imamın önünde bulunması ve yere (musallâya) konulması şarttır. Hanefî ve Mâlikîlere göre gaibin yani imamın önünde (musallâda) olmayanın cenaze namazı kılınmaz. Şâfî ve Hanbelîlere göre ise gaibin cenaze namazı kılınır.
Doğduğu anda hayat belirtisi olanların namazı kılınır, düşüklerin ve ölü doğanların kılınmaz.
Cenaze namazı nasıl kılınır?
Önce “Allah için namaza, cenaze erkekse meyyit için duaya, cenaze kadınsa meyyite için duaya (er ya da hatun kişi niyeti ile) uydum hazır olan imama” diye niyet edilir.
Niyetten sonra imamla birlikte eller kaldırılarak birinci tekbir alınır ve tekbirden sonra Hanefîler “ve celle senâüke” ile birlikte “Sübhâneke” yi, Şâfîler de “Eûzü Besmele” ile “Fâtiha” yı okurlar.
İkinci, üçüncü ve dördüncü tekbirleri Hanefîler ellerini kaldırmadan, Şâfîler ise kaldırarak alır.
İkinci tekbirden sonra “Allahümme salli alâ, Allahümme bârik alâ”, üçüncü tekbirden sonra cenaze duası okunur ve dördüncü tekbirden sonra selâm verilip namazdan çıkılır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cenaze namazı kıldığınız zaman, ölen kimse için ihlâsla dua edin. (Ebû Dâvûd)
Cenaze namazındaki amaç ölüye saygı değil duadır. Çünkü ölünün saygıya değil, duaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle ölenlere can-ı gönülden dua edelim, din kardeşliği görevimizi yerine getirelim.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim bir cenâzede, cenaze namazı kılınıncaya kadar hazır bulunursa onun için bir kîrat, gömülünceye kadar hazır bulunursa, onun için iki kîrat sevab vardır.
“İki kîrat ne kadardır?” diye sordular. “İki dağ gibidir” buyurdu. (Buhârî - Müslim)
Taziye için cenaze evine gidip baş sağlığı dilemek insanlık borcu, cenaze namazını kılmak ise din kardeşliği borcudur. Bu nedenle Peygamberimiz: “Kim bir cenazede, cenaze namazı kılınıncaya kadar hazır bulunursa (yani cenaze namazını kılarsa) onun için bir kîrat, gömülünceye kadar hazır bulunursa (kabristana giderse) onun için iki kîrat (yani iki dağ gibi) sevab vardır” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cenaze tabuta konup da erkekler onu omuzlarına aldıkları zaman, eğer o (cenaze) iyi bir kimse ise “beni yerime çabuk ulaştırın” diye yalvarır. Eğer iyi bir kişi değilse yakınlarına, “Eyvah! Yazıklar olsun, beni bu tabutla nereye götürüyorsunuz? “ diye feryat eder. Ölünün bu feryadını insanlardan başka her şey duyar. Eğer insan duysaydı, düşüp bayılırdı. (Buhârî - Nesâî)
Çağlar değişse de insanlar bilimde ve teknoloji’de zirvelere erişse de Yüce Allah’ın koymuş olduğu “Her canlı ölümü tadacaktır” kanunu değişmiyor ve değiştirilemiyor.
Ölüm meleği Azrâil, tam donanımlı en modern hastanelerde yatan ve en ünlü profesörlerin gözetimi altında olan hastaların canını alıyor, kimse buna engel olamıyor.
Hz. Azrâil’e karşı tank, top ve füzeler bir işe yaramadığına göre, din karşıtı çağdaşlık söylemlerine aldanmayalım, ölümü unutmayalım ve dinden, Kur’an’dan kopmayalım.
Takdir edilen vakit gelince, insan o beyaz gömleği (kefeni) giyince ve ilkel tabuta binince, kimileri sevdiğine kavuşacak gelinler gibi “Aman, bizi çabuk götürün” diye yalvarırken, kimileri de elleri kelepçeli mahkûmlar gibi “Eyvah! Bizi nereye götürüyorsunuz” diye feryat ederler.
Bir yakınımızı, din kardeşimizi mezar yolculuğuna uğurlarken, ona çok çok dua edelim ama ölüm meleği Azrâil’in bir gün bizim kapımızı da çalacağını unutmayalım!..
***
Ahmet Tomor Hocafendi
Comments