2770759
top of page

TÜP BEBEK SAKINCALI MI?

Güncelleme tarihi: 20 Eyl 2021

Yüce Allah buyuruyor:

(Toprağa atılan) taneleri ve çekirdekleri yarıp çatlatan (ve hayat veren) Allah'tır. O, ölüden diri ve diriden ölü çıkarır. İşte Allah budur! (En'âm, 95)

Erkekten ve kadından alınan eşey üreme hücrelerinin (sperm-yumurta) laboratuvar ortamında bir tüp içinde döllemeye ve sonra döllenen embriyoyu kadının rahim duvarına yapıştırma işlemine tüp bebek denir.

Ancak doğal üreme kuralına ters düşen bu yapay uygulamanın başarılı olması, kuşkusuz Allah'ın (c.c.) irâde ve takdirine bağlıdır. Çünkü tarlalara, bağlara ve bahçelere atılan tanelerin, tohumların ve çekirdeklerin yarılıp çatlamaları ve çimlenip bitkisel hayata dönüşmeleri, Allah'ın (c.c.) irade ve takdirine bağlı olduğu gibi,

Laboratuvar ortamında bir tüpün içine yerleştirilen dişi üreme hücresinin (yumurtanın) erkek üreme hücresi (sperm) tarafından döllenmesi de, kesinlikle bilim, teknoloji, şans, tâlih ve rastlantıya değil, doğrudan ve sadece Allah'ın (c.c.) irade, takdir ve evrensel nüfus planlamasına bağlıdır.

Yüce Allah buyuruyor:

Göklerin ve yerin mülkiyeti (egemenliği) Allah'ındır. (O) dilediğini yaratır. Dilediğine (sadece) kız (evlât) lar verir ve dilediğine de (sadece) erkek (evlât) lar verir. Ya da (dilediğine hem) erkek (ve hem) kız (evlât) lar vererek çiftler. Dilediğini de kısır bırakır. Kuşkusuz O, (Allah kime ne vereceğini en iyi) bilir ve her şeye gücü yeter. (Şûra, 49-50)

Bedenlerden önce ruhları yaratan ve evrensel nüfus planlamasını yapan Allah (c.c.), ruhlardan her birinin ne zaman, nerede ve hangi ana-babanın soyundan dünyaya geleceğini de takdir etmiş ve bunlar tüm ayrıntıları ile “Levh-i mahfûz'a” yazılmıştır.

Göklerin, yerlerin tek egemeni ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ın (c.c.) takdirini bozacak ve yedi kat göklerin ötesindeki (milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki) Levh-i mahfûz'daki yazı üzerinde karartma ya da değişiklik yapabilecek bir güç olmadığına göre,

Bazıları doğal üreme yolundan sapıp, yapay üreme yollarına yönelse de ve duyarsız yapay evlât sahibi olmaya kalkışsa da, Allah (c.c.) takdir ettiği evrensel nüfus planlamasını aynen uygular. Yani dilediğine sadece kız evlâtlar verir, dilediğine sadece erkek evlâtlar verir, dilediğine hem kız hem de erkek evlâtlar verip çiftler ve dilediğini de hikmetinin gereği kısır bırakır.

Gerçi çağımızda bilim ve teknolojide bir patlama oldu ama laboratuvarlarda harıl harıl çalışan ve sürekli araştırmalar yapan bilim adamları, henüz bazı hastalıklara teşhis bile koyamadıkları gibi,

Allah'ın (c.c.) yüce hikmetinin gereği kısır olarak yarattığı dişi üreme hücresi yumurta ile erkek üreme hücresi spermi en modern laboratuvarlarda cicili bicili tüplere koyup sentetik hormonlar pompalasalar da dölleyemez ve “bir daha şansını dene” demekten başka ellerinden hiçbir şey gelmez.

Ancak İslâm inancında şans, tâlih diye bir şey yoktur. Çünkü Allah (c.c.) atomun çekirdeğindeki elektronların, protonların, nötronların ve hücrenin çekirdeğindeki kromozomların, genlerin ve DNA moleküllerinin bile kaderini takdir etmiş, hiçbir şeyi kesinlikle şans, tâlih ve rastlantı gibi hayâlî kavramlara bırakmamıştır.

Bu açık gerçekler karşısında gelin bizler de, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” diye Mevlâmızın takdirine razı olup, iradesine teslim olalım ve bunun dışında başka yapay yollar ve yapay evlâtlar aramayalım!

Tüp bebeğin sakıncaları!

Gerçi günümüzde eline mikrofonu alanlar ve kendilerini müctehid-i mutlak yerine koyanlar, “Her ailenin çocuk sahibi olma hakkı vardır”, “Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar” ve “Peygamberimiz tedavi olun buyuruyor” gibi, tüp bebekle ilgisi olmayan ve fıkıh ilmi açısından bir geçerliliği olmayan kalıplaşmış yuvarlak sözlerle fetvalar veriyorlar. Bu üç fetvayı biraz açalım ve ayrı ayrı değerlendirelim;

1- “Her ailenin çocuk sahibi olma hakkı vardır”. Âyet-i kerîmede “Dilediğini de kısır bırakır” buyuruluyor. Allah'ın (c.c.) hikmetinin gereği kısır bıraktığı ve evlât vermediği bir aileye, çocuk sahibi olma hakkını kim veriyor?

2- “Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar”. Evet doğrudur, zaruretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar ama zaruret ne demektir? Fıkıh'ta “Haram olan bir şeyi yapmayınca, eğer ölüm tehlikesi ya da bir organın telef (helâk) olma korkusu varsa buna zaruret denir”. Örneğin, günlerce aç kalan ve domuz etinden başka yiyecek hiçbir şey bulamayan kimse, doyasıya değil sadece ölüm tehlikesini giderecek kadar haram olan domuz etini yiyebilir.

Her kadının çocuk doğurması ve her ailenin çocuk sahibi olması zaruret mi? Çocuğu olmayan aileler için ölüm tehlikesi ya da bir organlarının telef (helâk) olması gibi bir tehlike var mı?

3- “Peygamberimiz tedavi olun buyuruyor”. Evet Peygamberimiz (s.a.v.) hastalandığınız zaman tedavi olun buyuruyor ama çocuk sahibi olamamak bir hastalık değil ki! Çocuk sahibi olmayan çiftlerin hepsi hasta mı? Gerçi fizyolojik (doğal, tabii) ve patolojik (hastalıklarla ilgili) olmak üzere iki çeşit kısırlık vardır. Ancak fizyolojik kısırlığı tedavi etmeye kalkışmak, boşuna yorulup morali bozmak ve kaderle boğuşmak gibi bir şeydir. Patolojik kısırlığa gelince,

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:

Kuşkusuz derdi ve devayı indiren Allahu Teâlâ, her derde bir de deva (şifa) indirmiştir. Şu halde tedavi olun, ancak haram ile tedavi olmayın. (Ebû Dâvûd-Taberânî)

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:

Kuşkusuz Allah, haram kıldığı bir şey de size şifa kılmamıştır. (Taberânî)

Peki tüp bebek haram mı?

Bir kadının nikâhlı eşi hâriç, babasının, annesinin, erginlik çağına eren oğlunun, kızının, kız ve erkek kardeşlerinin yanında şortla, kısa etekle dolaşması ve dizinin üst tarafını göstermesi haramdır.

Kadınlar hastalık gibi zorunlu hallerde bile, kadın doktorların olduğu yerde erkek doktorlara muayene olamazlar. Eğer erkek doktora gitme zorunluluğu olursa, sadece muayene olması gereken yerini açar ve diğer yerlerini kapatır.

Ancak!

Bir kadının aşırı derecede bir ağrısı ve hayatî tehlikesi yokken, sadece haram yollarla çocuk sahibi olabilme ümidi ile (çünkü kesin değil), bir ekibin önünde en mahrem yerlerini açıp sırt üstü yatması, bunu defalarca tekrarlaması ve eşinin de bu suça ortak olması, akıl dışı bir davranıştır.

Peki çocuk olursa ne olur?

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:

Sizden biriniz eşi ile (cinsel) ilişkide bulunacağı zaman, “Bismillâh, Allahümme cennibne'ş-şeytane ve cennibi'ş-şeytane mâ razaktenâ” (Bismillâh, Allahım! Şeytanı bizden uzaklaştır ve şeytanı bize takdir ettiğin çocuktan da uzaklaştır) derse ve eğer o ilişkiden bir çocuk takdir edilmişse, şeytan o çocuğa hiçbir zarar veremez. (Buhârî-Müslim)

Haya ve haram kavramlarının geçersiz olduğu laboratuvar ortamında, erkeğin spermi ile kadının yumurtası doğal olarak besmelesiz alınır ve besmelesiz tüpe konur. Eğer yapay döllenme olursa, tüpten alınır ve yine besmelesiz kadının rahim duvarına yapıştırılır. Gerçekte bu şekilde besmelesiz olması doğrudur. Çünkü harama besmele çeken dinden çıkar ve kâfir olur.

Besmelesiz her işe şeytan ortak olduğu gibi besmelesiz başlayan ve besmelesiz devam eden tüp bebeğe de şeytan ortak olur ve zavallı kadın, içi şeytan ve dışı insan şeklinde bir yavru doğurur.

Bir diğer şeytanlık da, erkeğin nutfesindeki aktif spermlerin yetersizliğinden dolayı döllenme olmazsa ve eşler ilâç yolsuzlukları ya da organ mafyası ile ilişkisi olan doktorların eline düşmüşse, kadının yumurtası başka bir erkeğin spermi ile döllenir ve doğan çocuk veled-i zina olur.

Çocuk sağlıklı olur mu?

Doğal güneş enerjisi ve doğal gübrelerle tarlalarda ve bahçelerde yetişen sebzelerle, yapay enerji, yapay gübre ve kimyasal ilâçlarla seralarda yetişen sebzelerin arasında büyük farklılıklar olduğu gibi,

Eşlerin cinsel istek, enerji ve sevgileri ile doğal üreme kuralları doğrultusunda döllenen, doğal anne kanı ile gelişen ve doğal doğum yolları ile dünyaya gelen çocuklarla, yapay yollarla laboratuvar ortamında döllenen, çeşitli ilâçlarla ve hormonlarla gelişen ve sezeryanla dünyaya gelen çocuklar arasında da, sağlık, ruhsal ve psikolojik açıdan büyük farklılıklar vardır.

Doğal üreme kuralları dışında laboratuvar ortamında yapay bir şekilde döllenen, doğuncaya kadar doktor kontrolü altında tutulan, çeşitli ilâçlarla ve hormonlarla doğası bozulan, bağışıklık sistemi çöken ve haramla başlayıp haramla dünyaya gelen yapay tüp bebekler,

Allah'ın (c.c.) takdirine razı olmayıp yapay ve haram yollarla çocuk sahibi olmaya kalkışmak, dinimiz açısından, ülkemiz açısından ve insanlığın geleceği açısından tehlike sinyalleri vermektedir.

***

Ahmet Tomor Hocaefendi


İLGİLİ VİDEO KLİBİMİZ



 
 
 

Comments


  • Heyecan - Siyah Çember
  • Ahmet Tomor Fotoğraf Albümü
  • Ahmet Tomor Hocafendi Instagram
  • ATH MEDYA Facebook
  • Ahmet Tomor Hocafendi Youtube
bottom of page