2770759
top of page

MELEKLERE îMAN

Güncelleme tarihi: 20 Eyl 2021

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:

Melekler nurdan, cinler saf ateşten (ısıdan) ve Âdem de size bildirilen şeyden (topraktan) yaratıldı. (Müslim-Ahmed İbni Hanbel)

Yüce Allah'ın madde âlemi için koymuş olduğu “kevnü'l-fesad” (oluşum-bozulma) kanunları gereği madde âlemindeki bitki, hayvan, cin ve insan türü canlılar, belirli maddelerden (atomlardan) belirli sebepler kuralı doğrultusunda ve belirli zaman birimleri içinde aşamalı bir şekilde yaratılır ve yavaş yavaş gelişip olgunlaşır. Sonra geriye sayım işlemi başlar ve ölüp aslına döner.

Âlem-i emir denilen madde ötesi (metafizik) âlemlerde ise madde, sebep, zaman ve kevnü'l-fesad (oluşum-bozulma) kanunları olmadığından, âlem-i emirde her şey Yüce Allah'ın sadece bir kün (ol) emri ile yaratılır ve sürekli aynı halde kalır.

Melekler ve yaşam koşulları

Nurdan yaratılan ve madde ötesi ruhsal varlıklar olan melekler de madde, sebep, zaman ve kevnü'l-fesad kanunlarının dışında sadece Yüce Allah'ın bir kün (ol) emri ile yaratıldıkları için, hiçbir değişim sürecine uğramadan sürekli aynı halde kalır ve kıyâmete kadar yaşarlar.

Ayrıca meleklerin yaşam koşulları insanlar gibi maddeye yani havaya, suya ve gıdalara bağımlı olmayıp doğrudan Yüce Allah'ın “Hayy” esmasına bağlı olduğundan, yemezler, içmezler, havayı solumazlar, güneşin enerjisinden, yıldızların şualarından ve çekim gücünden etkilenmezler.

Yaratıldıkları andan kıyâmete kadar, çalışıp çabalama, yeme, içme, giyinme, barınma, mal, mülk edinme, yuva kurma, eşya edinme, evlenme, çoluk çocuk yetiştirme ve düşmanlarına karşı önlemler alma gibi kişisel hiçbir sorunları olmayan meleklerin,

Kıyâmetten sonrası için de cehennem korkusu ve cennet beklentisi gibi bir sorunları yoktur. Çünkü nurdan yaratılan melekleri cehennem ateşi yakamadığı gibi cennet nimetleri de tatmin edemez. Allah'ın rızasının dışında hiçbir beklentileri olmayan melekler, ilâhî emirleri derhal yerine getirir, ibadetlerini düzenli bir şekilde yapar ve bizim havayı soluduğumuz gibi sürekli Yüce Allah'ı hamd ile tesbih (zikir) ederler.

Yüce Allah buyuruyor:

Allah onlara (meleklere) neyi emrederse isyan etmezler ve emrolundukları şeyi de derhal yaparlar. (Tahrîm, 6)

Nurdan yaratıldıkları için öfke, şehvet, onur, benlik, kin, kibir (büyüklük taslama) ve kıskançlık gibi nefsânî duyguları ve kişisel işleri olmayan melekler, “Allah onlara neyi emrederse isyan etmez (yapmam demez) ler ve emrolundukları şeyi de derhal yaparlar”. Örneğin;

Yüce Allah buyuruyor:

Hani biz meleklere (ve iblise) Âdem'e secde (saygı) yapın diye emir vermiştik. İblis'in dışında (meleklerin) hepsi derhal secde ettiler. O (iblis secde etmekten) kaçındı, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. (Bakara, 34)

Allah'ın (c.c.) emirlerini uygulamanın dışında başka hiçbir amaçları olmayan melekler ruhsal zevkle derhal secdeye kapanırken, cin asıllı olan iblis (şeytan) büyüklük taslayıp secde yapmadı ve cennetteki meleklerin lideri iken lânetlenip oradan kovuldu.

Meleklerde erkeklik-dişilik

Yüce Allah'ın madde âlemindeki canlılar için koymuş olduğu üreme kanunu gereği, üreme yoluyla dünyaya gelen insanlarda, cinsel organlarının ve cinsellik duygularının olması doğal olmakla birlikte,

Yüce Allah'ın bir “kün” emri ile yaratılan ve madde âlemindeki üreme kanununa tabi olmayan meleklerde de erkeklik-dişilik gibi cinsel organların ve cinsellik duygularının olmaması doğaldır.

Meleklerde öfke, şehvet, onur, benlik, kin ve kibir gibi nefsânî duygular, sindirim, solunum ve dolaşım gibi sistemler olmadığı gibi erkeklik-dişilik gibi cinsel organları ve cinsellik duyguları da yoktur. Yani melekler, ne erkektir, ne dişidir, nurdan yaratılan madde ötesi ruhsal varlıklardır.

Ancak!

İlk çağlardan beri bazı sapıklar, hiçbir bilgi ve kanıtlara dayanmadan sadece kendi hayallerinde melekleri kanatlı güzel kızlar şeklinde algılamışlar ve bunları fotoğraflara da yansıtmışlardır.

Yüce Allah buyuruyor:

Kuşkusuz âhirete inanmayan (sapık) lar, meleklere dişi adlar takmaktadırlar. Gerçekte onların bununla (meleklerle) ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna (varsayıma) tâbi oluyorlar. Zan ise kesinlikle gerçeği yansıtmaz. (Necm, 27-28)

Hayal dünyalarında melekleri kanatlı ve güzel kızlar şeklinde algılayanlar hakkında Yüce Allah'ın “âhirete inanmayanlar” buyurması düşündürücüdür, çünkü âhirete inanmayanlar kâfirdir.

Meleklerin kanadı var mı?

Yüce Allah buyuruyor:

Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. (O) yaratışta dilediğini çoğaltır. Kuşkusuz Allah, gücü her şeye yetendir. (Fâtır, 1)

Kanat denilince, aklımıza öncelikle kuş kanadı gelebilir. Çünkü insan, bilmediği ve görmediği bir şeyi en iyi bildiği şeylere benzetmeye ve kıyaslamaya çalışır. Evet meleklerin ikişer, üçer ve dörder kanatları vardır ve Allah (c.c.) Hz. Cebrâil'e 600 kanat verdiği gibi dilediği meleklere daha fazlasını da verir. Ancak kanadın ne anlama geldiğini, hakikat mı, mecaz mı, kinâye mi olduğunu ya da mânevî mâkam ve derece anlamına mı geldiğini bilemeyiz.

Kanatların gerçek anlamını ve niteliğini bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey varsa o da hiçbir varlığa zararı dokunmayan, elinden, dilinden hiç kimseye kötülük gelmeyen, uysal, uyumlu, hoşgörülü ve güzel ahlâklı kimselere “melek gibi” denir. Doğrudur ve melekler gerçekten böyledir.

Meleklerin mâkamları ve görevleri

Yüce Allah buyuruyor:

(Cebrâil dedi ki:) Bizim her birimiz için mutlaka belirli bir mâkam vardır. (Sâffat, 164)

Atomların ve hücrelerin bile başıboş olmadığı evrende, kuşkusuz melekler de başıboş değildir ve her birinin belirli bir mâkamı ve belirli bir görevi vardır. Meleklerin hiçbiri Allah'ın izni olmadan mâkamından ayrılamaz ve görevini ihmal edemez.

Hz. Cebrâil'i çok seven ve ona karşı özlem duyan Peygamberimiz (s.a.v.) daha sıkça gelmesini isteyince, Hz. Cebrâil: “Biz ancak Rabbim'in izni ile ineriz” (Meryem, 64) diye cevap verdi.

Meleklerin mâkamlarını, görevlerini, cins, sayı ve ibâdetlerini ancak onları yaratan Yüce Allah bilir. Biz burada Kur'an-ı Kerim ve hadîs-i şeriflerde bildirilen bazı melekleri ve görevlerini kısaca özetlemeye çalışalım.

Hamele-i Arş melekleri

Arş'ı taşıyan bu yüce melekler “Sübhânallahi ve bihamdihi” diye sürekli Rablerini hamd ile tesbih eder ve Allah yoluna tâbi olan mü'minlerin bağışlanması için dua ederler.

Hâffîn melekleri

Yeryüzündeki insanlar Kâbe'yi tavaf ettiği gibi bu yüce melekler de sürekli Arş'ı tavaf eder ve tavaf ederken, “Sübhânallahi ve bihamdihi” diye Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederler.

Mele-i a'lâ melekleri

Allah'ın (c.c.) sevdiği kullarını yanlarında andığı yüce melekler topluluğu! Mele-i â'lâ melekleri, madde ve madde ötesi âlemlerin yönetim merkezi konumunda oldukları ve pek çok sırları önceden bildikleri için, şeytanlar ve cinler onlara yaklaşıp bazı gizli sırları öğrenmeye çalışırlar ama,

Yüce Allah buyuruyor:

Onlar (şeytanlar, cinler) Mele-i â'lâ'ya ulaşıp dinleyemezler. (Çünkü) her taraftan kovulup atılırlar, onlar için sürekli bir azap vardır. (Sâffât, 8-9)

Hz. Cebrâil

En güçlü ve en kutsal meleklerden biri olan Hz. Cebrâil'in aslî görevi, Allah'ın (c.c.) emirlerini ve semâvî kitapları vahiy yolu ile peygamberlere tebliğ etmektir. Bunun dışında Yüce Allah'ın gazabına uğrayan toplumları helâk etmek için, deprem, kasırga, aşırı yağış, sel, su baskını, ülkelerin batması, yanardağların patlaması ve güneşteki olağanüstü patlamalar da onun görev kapsamındadır.

Hz. Mîkâil

En büyük ve en kutsal meleklerden biri olan Hz. Mîkâil'in aslî görevi de bitkiler dahil bütün canlıların Allah (c.c.) tarafından takdir edilmiş ve Levh-i Mahfuz'a yazılmış olan rızıklarının yerinde ve zamanında oluşması için gökteki ve yerdeki sebepler kuralını yönlendirmektir.

Hz. Azrâil

En büyük, en güçlü ve en heybetli meleklerden biri olan Hz. Azrâil'in aslî görevi de Allah'ın (c.c.) takdir ettiği ömrünü tamamlayanların canını almaktır. Ölüm nedeni ister savaş, ister deprem, ister sel, ister trafik kazası, ister kalp, ister kanser, ister yüksek tansiyon, ister yaşlılık ve ister beyin kanaması olsun, takdir edilen ömrünü tamamlayan, takdir edilen rızkını yiyen ve takdir edilen nefeslerini tamamlayanların canını ancak Hz. Azrâil alır.

Hz. İsrâfil

En büyük, en güçlü ve en kutsal meleklerden biri olan Hz. İsrâfil'in aslî görevi de iki defa Sûr'a üflemektir. Şu anda ağzında Sûr ve gözleri Arş'ta, Sûr'a üflemek için Allah'ın (c.c.) emrini beklemektedir. Sûr'a ilk üfleyişinde hayal edemeyeceğimiz boyutlarda çok şiddetli patlama ve sarsıntılarla, atomlar ve yıldızlar arası denge, düzen ve çekim gücü bozulacak ve kıyâmet kopacak. İkinci üfleyişinde yine çok şiddetli patlamalar ve sarsıntılar olacak, yerler, gökler başka bir şekil alacak, bütün canlılar yeniden dirilip kabrinden kalkacak ve âhiret âlemi başlayacak.

Yazıcı melekler

Biri sağ omuzda ve diğeri sol omuzda olmak üzere, erginlik çağına erip akıllı olan her insanın yanında ses ve görüntüleri kaydeden iki görevli melek vardır. Sağdaki melek sevapları, soldaki melek günahları yazar ve niteliğini bilemediğimiz bu mânevî defter, mahşer yerinde “Kitabını oku” (yaptıklarını gör) diye sahibine verilecek.

Nusret melekleri

İslâm ülkelerini ve orada yaşayan müslümanları korumak ve Yüce Allah'ın dinini yeryüzüne egemen kılmak için Allah yolunda savaşan ordulara yardım için gelen meleklerdir.

Yeryüzü melekleri

Dünyanın her tarafı, karalar, denizler ve atmosfer farklı işlerle görevlendirilen meleklerle doludur.

Gökyüzü melekleri

Uzayın, ayın, güneşin, yıldızların ve yedi kat göklerin tamamı, kıyâm, rükû, secde ya da Yüce Allah'ı “Sübhânallahi ve bihamdihi” diye hamd ve tesbih eden meleklerle doludur.

Münker ve Nekîr melekleri

Öldüğümüz zaman Münker ve Nekîr adında iki melek kabrimize gelecek, “Rabbin kim, dinin ne ve peygamberin kim?” diye bizi sorguya çekecekler.

Cehennem melekleri

Görünümleri bile korkunç, heybetli ve acıma duygusundan yoksun olan cehennem meleklerine zebânî denir. Zebânilerin on dokuz lideri vardır, bunların en büyüğü ve hepsinin lideri Mâlik'dir.

Cennet melekleri

Hepsi birbirinden güzel, birbirinden nurlu, güleç yüzlü ve çok sevimli olan cennet meleklerinin başında, Rıdvan adında bir melek vardır. Dünyada îman edip ibâdetlerini düzenli bir şekilde yapan ve günahlardan kaçınanlar, mahşerdeki sorgulamadan ve Sırat Köprüsünü geçtikten sonra o güzelim cennetin önüne gelince, onları Rıdvan karşılayacak ve “Selâmün aleyküm! (Selâmet, esenlik size!) Tertemiz (günahlardan arınarak) geldiniz. Sürekli kalıcı olduğunuz halde buyurun girin!” (Zümer, 73) diye onları cennete davet edecek.

Melekleri neden göremiyoruz?

Yüce Allah yarattığı varlıklardan her birinin anatomilerini, iç ve dış organlarını, görme, işitme ve koku alma duyularını ve fiziksel güçlerini yaşam koşullarına göre farklı ve sınırlı yaratmıştır. Hiçbir varlığın duyu organları, yetenekleri ve fiziksel gücü sınırsız değildir. Çünkü sonsuzluk ve sınırsızlık sıfatları (özellikleri) sadece Yüce Allah'a aittir. Madde âlemindeki katı, sıvı ve gaz halindeki atomlardan yaratılan bedensel yapımız ve duyu organlarımız, madde âlemi ile sınırlı olduğundan,

Bizler melekleri göremediğimiz gibi iç içe birlikte yaşadığımız, aslımız, özümüz, gerçek ve kalıtsal kişiliğimiz olan ruhlarımızı da madde ötesi bir varlık olduğu için göremiyoruz. Bizim ruhlarımızı görememiz, ruhların yok olduğu anlamına gelmediği gibi melekleri göremememiz de kesinlikle meleklerin yok olduğu anlamına gelmez.

Bir uyarı!

Meleklere îman, îmanın temel ilkelerinden biri ve Allah'a (c.c.) îmandan sonra, îmanın ikinci temel ilkesidir. Ancak bir gerçeği de unutmayalım! Îman gaybîlik (gizlilik) ilkesine bağlıdır ve bu fâni dünya âhiret âleminin bir sınav salonudur.

Bu nedenle eğer melekleri açıkça görsek ve onlarla konuşup sohbet etsek, îmanın gizlilik ilkesi gider, sınavın anlamı kalmaz ve îmanla küfür dengesi bozulur. Bazı sapıkların “Görmediğime inanmam” sözü, îman açısından geçersiz olduğu gibi bilimsel açıdan da geçersizdir. Çünkü her an soluduğumuz havadaki gazları göremediğimiz gibi içtiğimiz sulardaki, yediğimiz gıdalardaki, çevremizdeki, derimizdeki, saçlarımızın, kıllarımızın ve tırnaklarımızın diplerindeki milyarlarca bakterileri de göremiyoruz. Bunları inkâra kalkışmak ne derece çılgınlık ise meleklerin varlığını inkâra kalkışmak da, daha çılgınlık ve sapıklıktır.

***

Ahmet Tomor Hocaefendi


MELEKLERE ÎMAN KONULU SOHBETİMİZ



 
 
 

Comments


  • Heyecan - Siyah Çember
  • Ahmet Tomor Fotoğraf Albümü
  • Ahmet Tomor Hocafendi Instagram
  • ATH MEDYA Facebook
  • Ahmet Tomor Hocafendi Youtube
bottom of page